Nasıl ki Kemalist rejim, Osmanlı ve İslam’a düşmanlık etmişse, Osmanlı topraklarında kurulan rejimler de, Osmanlıyı işgalci, sömürgeci gösterdi ve Türkleri kötüledi. Yenidünya düzeninin hâkimi Yahudi baronlar ve kuklaları masonlar, takma adı Tekin Alp olan Yahudi Moiz Kohen ile Kürt Ziya Gökalp’e Türk milliyetçiliği yaptırdı. Halepli Türk Abdurrahman Kevâkibî’ye de Hilafet düşmanlığı ve Arap milliyetçiliği…
Müslümanların Halifesi ve Osmanlı’nın sultanını tahttan indirmeye gelen 4 kişiden biri Ermeni, biri Arnavut, biri Yahudi, diğeri ise Gürcü’ydü. Hiç biri Türk olmadığı gibi dördü de masondu.
Türk olmayan çift kimlikliler Türk adı aldı, devleti ele geçirdiler. Yedi göbekten Müslüman Türk’ün sadece toprakları gasp edilmedi, inancı yasaklandı, değerleri aşağılandı, üçüncü sınıf muamelesi gördü. Hepsi Türk yurdu olan 12 Adalar, Kıbrıs, Batı Trakya (Gümülcine, Selanik vs), Batum, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Hama, Humus, Halep gibi topraklar Mîsâk-ı Millî sınırları içindeydi. Musul ve Halep, Osmanlı’nın büyük vilayet merkezleriydi.
Öte yandan tarih boyunca ‘Suriye’ diye bir devlet hiç olmadı. Suriye ismini Asurlardan mülhem ‘Asuriye' yani ‘Asurların yurdu’ mânâsına Fransızlar verdiler. Peki, Halep’te, Şam’da, İdlip’te yahut başka yerlerde yaşayanlar Asuri mi, yoksa Arap, Türk ve Kürt mü? Gördüğünüz gibi bölge için söylenecek şey, devenin ‘nerem doğru ki’ cümlesinden pek de farklı değil.
Öte yandan işgal sonrasında Fransız’ın ‘Suriye’ dediği toprakları uzun süre Suphi Bereket, Şükrü Kuvvetli, Edip Çiçekli, Ahmed Nami gibi Türk devlet başkanlarının yönettiğini muhtemelen pek çok kişi bilmez.
Küçük bir azınlığın Sünni Müslüman çoğunluğa tahakküm ettiği Nusayri Baas rejiminin 2 Şubat 1982'de Türk yurdu Hama’da 25 bin Müslümanı katletmesi, çok daha fazlasını zindanlarda insanlık dışı işkencelerle öldürmesi gerçeğini ilgili herkes bilir. 2011’de temel haklarını talep eden halka yönelik silah kullanılması ve kısa sürede ağır bir bilançonun ortaya çıkması, ardından halkına silah çekmek istemeyen bazı askerlerin rejime isyanı ile çıkan iç savaş ne yazık ki farklı bir sürece evrildi.
Şüphesiz ki bunda en büyük suçlu, ‘Hizbullah’ adını kullanan İran destekli terör örgütü ile İslam’a bile inanmayan Nusayri rejimini korumak için destek ve katliamlara imza atan İran’dır. İran’ın asıl derdi rejimi korumaktan çok, Türkiye’nin önünü kesmekti. Yani İran’ın şeytanî hesabı, Türkiye ile Arap coğrafyasının arasına set örmekti. Yetersiz kaldığını fark ettiğinde ise yani 2015’de Rusya’yı da sahaya davet ederek/ettirerek süreci bambaşka bir boyuta sürükledi.
Rejim, İran ve Rusya, Guta’da ve Halep’te ve diğer pek çok noktada ‘ateşkes’ masalıyla insanları açlıktan öldürmek suretiyle kürüme operasyonu ile bu bölgelerden Müslüman halkları ve muhalif unsurları temizledi. Şimdi aynı stratejiyi İdlib’te deniyorlar.
Bu süreçte sadece insanları kürümediler. Aynı zamanda 1400 yıllık Sünni İslam’ın ve Büyük Selçuklu Devleti’nden bu yana yaklaşık 1200 yıldır Türk yurdu olan topraklarda Türk izini yerle bir ederek tarihi de yok etmekteler. Aynını Musul’da da yapmadılar mı? Böylece maziden koparılmış, insandan temizlenmiş, ‘kılçıksız balık’ gibi yeni bir Suriye rejimi kurma peşindeler. Ankara bunun ne zaman farkına vardı bilmiyoruz ama artık farkında.
Bu durumda Ankara’ya düşen, Anadolu’dan bile evvel yani 12 asırlık Türk yurdu olan başta Halep olmak üzere diğer toprakları, rejim ve müttefiki haydutlardan benzer yöntemlerle geri almak. Tarihi ihya ederek, ecdadın izini canlandırmaktır. Türkiye’nin bunu yapacak gücü var, ama Putin şeytanının masadaki yeni oyunlarına aldanırsa ne tarihe hesap verebiliriz, ne de geçen hafta şehid verdiğimiz 8 Mehmetçik ve diğer şehitlerimiz bizi affeder.
İşte bu yüzden Halep’in ehemmiyetine dikkat çekmek için kapak konusu yaptık. Tıpkı Türkiye’nin anlaşma imzalamasından bir ay evvel “Libya Ankara’dır, düşerse…” diyerek Libya’yı kapak yapmamız gibi.
Diğer yandan geçtiğimiz hafta yaşanan felaketler zinciri Anadolu’nun gerçek evlatlarını çok üzdü. Allah (c.c.) “Başınıza gelenler yapıp ettiklerimiz yüzündendir” buyurduğuna göre, her meselede kusuru kendimizde aramayı öğrenmemiz gerekiyor. Allah-ü Teâlâ, hepimizi her türlü afet ve musibetten muhafaza buyursun. Vefat eden kardeşlerimize rahmet niyaz ediyoruz.
Vesselam!
En Çok Okunan İçerikler
08 Kasım 2023
09 Aralık 2023
08 Kasım 2023
09 Kasım 2023
05 Kasım 2023
17 Mayıs 2023
15 Temmuz 2023
01 Haziran 2023
17 Mayıs 2023
15 Mayıs 2023