24 Ekim 2025 Cuma

Sosyal Medya

Son Eklenenler

Bu şehrin emanetini ehline vermezsek ahirette hesap veririz!

17 Haziran 2019 23:48
Bu hafta sonu İstanbul, Büyükşehir Belediye Başkanını seçecek. Başkanlığın Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu olmak üzere iki namzeti var.

1990’lı yıllarda İstanbul Büyükşehir’de çalışmış, ardından uzun süre ulaştırma Bakanlığı, Başbakanlık ve TBMM Başkanlığı ve hatta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı yapmış Binali Yıldırım’ı kamuoyu yeterince tanıyor.
Bu nedenle biz, kendini “Hayatımda hiç kavga etmedim, ben hiç yalan söylemedim” diyerek tarif eden İmamoğlu portresi üzerinde duracağız.

Bu iddialı sözler gerçekten doğru mu?

Bir dönem Beylikdüzü Belediye Başkanlığı yapmış bir isim olan İmamoğlu karakterini özellikle 31 Mart sonrası süreçte tanımayan kalmadı aslında. Zira hile-hurda ile elde edilen netice, YSK kararına rağmen il seçim kurulunca hukuksuz bir şekilde verilen mazbata ile perçinlenmişti. İşgal ettiği koltuğun YSK tarafından elinden alınması beyzadenin sinirlerini yıprattı. Çantada keklik sandığı koltuğun artık garanti olmaması iyice gerilmesine ve makyajının dökülmesine yol açtı.

Kısa seçim sürecinde önce “YSK benim en güvendiğim kurum” diyen kişi gitti, “YSK hıyanet içinde” diyen kişi geldi. “Selahattin Demirtaş’ın çizgisini beğeniyorum” sözleriyle hatırlanan kişi, devletin valisine “it” diyecek kadar şirazeden çıktı.

CNN Türk için “duyumuma göre 4 kameramanı kovdular” dedi, yalan çıktı. “İBB, görev yaptığım süre içindeki faaliyetlerimi sildi” dedi, yalan çıktı. “Bana çay getiren kişiyi sürdüler” dedi, yalan çıktı. “Binali Yıldırım soruları istemiş” dedi, yalan çıktı.

Seçmenine “ukala, iftira atıyorsun, yazık sana, tek işiniz inanç, adam yerine koymuyorum, git inancını gözden geçir, kim sen mi karar veriyorsun buna, beyni uyuşmuş ukala…” şeklinde sürüp giden hakaretler sıraladı.
Bir esnafa ‘beyni uyuşmuş’, bir başka esnafa ‘bana ukalalık yapma’ dedi.

Beylikdüzü’ne bebek katili Makaryos’un heykelini diktiği yetmezmiş gibi, haddini aşarak KKTC’de ‘burayı da kurtaracağız’ narası attı. İBB adayı olduğunu unutarak ‘sakın ha S-400 almayın’ diyerek, ABD ile bir olup Türkiye’ye parmak sallamaya kalkıştı.

Beylikdüzü’nü parsel parsel kendine tapulattığı, karakol bastığı, adam dövdürttüğü ortaya çıktı. Kendisine itiraz eden bir gence kameralar önünde tokat attı. Yetmedi, aynı gence, taraftarlarınca “Sizin cenazenizi göndereceğiz. Burayı terk edin” dedirttiği haberlere konu oldu.

Kötü söz söyleyene aittir’ diyerek kendini tarif etti, ‘sevgi, saygı ve kardeşlik’ten dem vurdu, lakin hepsini kendisi ayaklar altına aldı.

Şimdi ise Hz Muhammed (s.a.v.)’in methettiği, fethi için hedef gösterdiği, Fatih Sultan Mehmed Han hazretlerinin İslamlaştırdığı şehre böyle bir kişi talip.

Önümüzde iki seçenek var. Ya emaneti ehline vereceğiz, ya da ihanet edip, şehri bu tipolejideki birine teslim edeceğiz. Binali Yıldırım bir yana, Hz Peygamber (s.a.v.) ve Fatih Sultan hazretlerinin bu mukaddes emanetini İmamoğlu gibi CHP’li, FETÖ ve PKK’ya sempati besleyen, onlarla ortaklık eden birine teslim etmek mi?

Allah muhafaza!

Bunu yaparsak ellerimiz kırılsın! Sonra aziz emanete ihanet etmenin bedelini bir ömür ödeyemeyiz. O halde herkes sandığa gitmeli ve tercihini doğru kişiden yana kullanmalıdır.
“…Vemâ tevfîkî illâ bilallahi aleyhi tevekkeltü ve ileyhi ünîb” (Hûd 88)
Yorum Yap
Diğer İçerikler