Bugün devletlerarasında nerede bir sınır kavgası veya savaşı varsa, o mutlaka içine Yahudi kaçmış İngiliz’in eseridir. İngiliz’in bir özelliği vardır ki, işgal ettiği ve / veya sömürdüğü yerlerden çıkmak zorunda kalmışsa (ki bu hiçbir zaman çıkış değildir) orada mutlaka kadim dert bırakıp çekilmiştir.
İngiliz, başbakanını seçerken tesadüflere yer bırakmaz. Johnson, May, Cameron, Blair, Thatcher, Wilson, E. Heath, A. Douglas-Home, H. Macmillan, A. Eden, C. Attlee örneklerinde olduğu üzere ya Oxford’lu olmalı yahut da G. Brown, J. Major, J. Callaghan, Churchill, N. Chamberlain, S. Baldwin, R. MacDonald örneklerinde olduğu üzere Cambridge, Edinburgh, London gibi birkaç üniversiteden…
Üniversite bitirmek de kifayet etmez. İngiliz, bir doktoru, mühendisi, hukukçuyu asla başbakan yapmaz. Tarih, coğrafya, siyaset gibi üç-beş sosyal bilimi okumuş olmalısınız. Aslında bu bölümleri tamamlamak da yeterli değil.
Şayet bir umut ışığı varsa, gençlik yıllarında alınır, çeşitli süreçlerden geçirilir ve aday olup olamayacağınıza karar verilir. Ben bir parti kurdum, başbakan adayı oldum, böyle bir şey asla söz konusu değildir. Yani iş şansa bırakılmaz orada!
İşgal ettiği Osmanlı topraklarına gönderdiği güçlü ajanların her biri en az başbakan olacak vasıflardaki ajanlardı. Bunlar arkeolog, tarihçi veya coğrafyacıydılar.
Mesela Osmanlı topraklarını çizen Gertrude Bell de, Lawrence da Oxford’luydu. Gertrude, Osmanlıdan devletçikler çıkarırken, Katar ile S. Arabistan, Mısır ile Sudan, Irak ile Kuveyt, Türkiye ile Irak, Türkiye ile Suriye, Yemen ile Mısır diye uzayıp giden hep gerilim ve savaş sebebi ihtilaflı bölgeler oluşturdu. Sadece Osmanlı’dan koparılan bu yapay devletçikler de değil, Hindistan-Pakistan, İran-Azerbaycan, İran-Afganistan, İran-Pakistan şeklinde uzayıp giden yüzlerce örneklerde de aynını yaptılar.
Hindistan’ın büyük bir İslam devleti olmasını engellemek için London Üniversitesinde hukuk okuttuğu
Hindu Gandi ile
İsmâilî Cinnah’a Hindistan’ı parçalatmış, Pakistan’dan Bangladeş’i kopartmış, Keşmir’i Hindistan, Pakistan ve Çin arasında pay edip, gelecekte patlamak üzere dev bir bomba olarak bırakmıştır.
Keşmir’de olduğu üzere İsrail belâsının yegâne fâili de İngiliz’dir. Günlerdir konuştuğumuz Hong Kong meselesi de onun mirası ve şeytanlığının ürünüdür.
İngiliz bir Anglo Sakson’dur ve kurnazlığını, sinsiliğini, merhametsizliğini, ahlaksızlığını, içine kaçan Yahudi’den ve inanç yahut inançsızlığından alır. Brexit de sinsi bir planının parçasıdır. Hindistan’ın faşist başbakanı Modi’nin Keşmir girişiminde de onun parmağı vardır.
Hindistan-Pakistan arasında 1947, 1965 ve 1999'da üç kez Keşmir savaşı çıkmış, meselenin müsebbibi İngiliz, BM Güvenlik Konseyi kararına rağmen çözmek yerine hep el altından benzine ateş dökmeyi tercih etmiştir. Mesele bundan ibarettir ve dünyanın sıkıntıları Çin ve ABD olsa da çözülür ama İngiliz ve Rus etkin olduğu müddetçe çok zor.
Bayram yine geldi ama tatilcilere…
İnşaallah tez vakitte Arakanlıya, Doğu Türkistanlıya, Keşmirliye, Yemenliye, Filistinliye, Afganlıya, Suriyeliye, Libyalıya ve daha nicelerine de gelir. Kurban Bayramında akıtılacak kurbanların kanları ümitlerimizin yeşermesine ve Müslüman kanının durmasına vesile olmasını niyaz ederiz Cenâb-ı Hakk’tan. Mübarek ola!