Batıda iç savaşın ayak izleri

Batının hiç bir acıyı umursamadığını biliriz. Aksine bütün ızdıraplar, bir gelecek hesabı üzerine kurgulanan siyasî acılardır. Birileri kendi ifadeleriyle -haşa- Allah’ı kıyamete zorluyor. Diğerleri ise çok oldunuz, bizim için önemli olan para ve varolan düzenin devamı diyor.

Yani daha fazla yakıp yıkarak varacağınız nokta; bügün olmazsa da yarın bütün insanları, en azından İslam toplakrakları ve Afrikalıları topluca isyana sürüklemek...

Oyunda çok aktör var. Özellikle de Siyon tarikatının görünen çehresi Tapınakçılar... Tapınakçıların paradan başka bir inancı yok. Onlar için yegâne hedef, kurulu düzeni ayakta tutmak ve parayı kontrol etmek... Parayı kontrol eden herşeyi kontrol eder!

Siyonizm ile ona uşaklık eden -ve şu an ABD’de iktidarda bulunan- evanjelistlerin derdi ise armageddon yani hızlandırılmış kıyamet...

Bu durum da en can alıcı suâl şu: Paris’teki Notre Dame katedralini kim yaktı? Tapınakçı küreselciler mi, siyonistler ve evanjelistler mi, ya da bir başkası mı? Mesaja bakılırsa, ‘huzurumuzu kaçırmayın herşeyinizi yakarız’ diyenler olmalı. Detayları dosyamızda...

Yangın için alelacele başlatılan kampanyada bir milyar avrodan fazla para toplanmış. Bu iştah kabartan gelişme, dolandırıcıların da sahte hesaplarla kampanyaya dâhil olmasına neden olurken, Hollywoodlu oyuncu Pamela Anderson gelişmeye isyan ediyor. Twit atan Anderson, “Katolik kilisenin parası yokmuydu ki, bu kadar para toplandı” diye soruyor.

Bir de sokakta yaşayan on milyonlarca Avrupalı’ya bir kuruş yardım etmeyenlerin bu cömerliğe seve seve iten şeyi sorguluyorduk ki, cevabı Fransız hükümetinden geldi. Bağışlanan her kuruş vergilerden düşülüyormuş. Hiçbir yaraya merhem olmayan Batılılardan başkası zaten beklenemezdi.

Dünyanın tek meselesi elbette bu değil. Libya’daki iç savaş kızıştı. Sudan ve Cezayir’de her an yeni hâdiseler yaşanıyor. BAE adlı pespaye sömürgenin, Müslümanlara, özelde de Türkiye’ye yönelik kini gittikçe büyüyor. İran ise sellere teslim durumda...

İmamoğlu YSK kararına rağmen eline tutuşturulan mazbata ile koltuğa oturtulsa da, İstanbul seçimleri hâlâ netleşmiş değil. Amerika ile yaşadığımız F35 - S400 gerilimi sürüyor. Soğan, patates oyunları da tam gaz sürereken tahammülsüz vatandaş da bu oyuna âlet olmaya devam ediyor.

Evet ‘bahar geldi’ ama CHP’nin hedeflediği bahar değil bu! Bereketli Nisan yağmurları ile coşan toprağın yani kâinatın baharı... Bu nedenle toprak ve tohumu, ailelerin baharı olan bebeklerin sıhhati ile ilgili iki mühim yazı sizleri bekliyor. Haftaya daha güzel bir Gerçek Hayat’ta buluşmak niyazı ile vesselam!