Yediklerimizin farkında mıyız?
Eylül 2011 sayısını 'Gıda Dosyası'na ayıran Yeşilay Dergisi Deccal Tabakta'nında kritiğini yayınladı. İşte Gazeteci Kadir Metin Akbaş'ın dergide yer alan 'Yediklerimizin farkında mıyız?' başlıklı kitap tanıtım yazısı...
22 Eylül 2011 01:01
"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti" bu ilginç cümle, Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk'un "Yeni Hayat" adlı romanının ilk cümlesidir. Birçok insanın hayat boyunca kurmak istediği büyülü bir cümledir bu. Bu cümleyi kurduracak kitapları okumak isteyenler için. Gıda Hareketi Başkanı Kemal özerin "Deccal Tabakta* isimli kitabını şiddetle tavsiye ediyorum. Bu kitabı okuduğunuzda, hayatınızın nasıl değişmeye başladığına birebir şahitlik edeceksiniz, ömrümüz, yediklerimizin bize kazandırdığı enerji ile geçiyor. Sabah uyanır uyanmaz başlayan bu koşuşturma, gece yatağa girene kadar sürüyor.
Mutfak dolaplarımız, kilerimiz, masamızın üstü, çekmecelerimiz hep tüketilme!) bekleyen gıda ürünleri ile dolu. Modern dünyanın bize dayatması sonucu, deyim yerindeyse ne bulursak yiyoruz. Hazır gıdalar, paketlenmiş gıdalar, açıkta satılan gıdalar, memleketten getirdiğimiz gıdalar, çabuk bozulanlar, abur cuburlar... Yediğimiz her bir lokmanın bizi inşa ettiğini hatırdan çıkarmadan Siyasi, Dini ve Vicdani Açıdan GDO alt başlığı ile yayınlanan Deccal Tabakta kitabı, sindire sindire okunmalı.
Bir türlü tadını alamadığımız karpuzlar, plastik bir malzemeyi yiyoruz hissi veren domatesler, hepsi de ayna gibi parlayan meyveler...
Bu kitap, gıdalarımızın üzerindeki kirli elleri bir bir deşifre ediyor.
Tohumda oynanan büyük oyunu anlatıyor. Hibrit tohum demlen; ürünlerin tohumlarının genetiği ile oynanıp patent alınması ve patent alan firmanın dedektifler tutarak üreticileri sıkıştırmasını, tohumların yeniden kullanılmasını engelleyerek çiftçileri kendilerine bağımlı kılmalarına yarayan tezgâhı tüm yönleriyle göz önüne seriyor.
Kitabı okuyunca anlıyoruz, yediğimiz domateslerin çekirdeğinin neden olmadığım...
Tarlaya ekilen bir üründen neden tohumluk ayrılamadığını...
Bu kitabı okuduğunuzda pirinç tohumları ellerinden alınan ve sadece hibrit tohumlu pirinç ekmelerine müsaade edilen, Hindistanlı çiftçilerin hazin hikâyesine şahitlik ediyorsunuz. Uzaklara gitmeye gerek bırakmıyor kitap, tohum konusunda ülkemizin durumunu faş ediyor. GDO, yani genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkında bilinmeyen, gözden kaçan, bilinmesi istenmeyen ne varsa satır satır yer alıyor kitapta.
Okudukça öğreniyoruz ki; genleriyle oynanan gıdalar ile sadece yiyecekler değil, insan nesli ifsad edilmek isteniyor.
"GDO denen illete dur denilmezde 50 yıl sonra normal yollardan çocuk sahibi olanlar parmakla gösterilecek" desek ne hissedersiniz?
Dünya ticaretini ellerinde tutan şirketlerin daha çok para kazanmak ve insanlığı kendi emelleri doğrultusunda kullanmak istemelerinin bir sonucu olan GDO'lar biz farkında değiliz ama ne yazık ki; her gün büyük bir iştahla yediğimiz yiyeceklerin içinde yer alıyor. Makarnadan köfteye kadar birçok yemeğe gönül rahatlığı ile kattığımız ketçapların içindekiler kısırımda "modifiye mısır nişastası* yazıyor. Biz farkında değiliz ama o ketçapı her tükettiğimizde bizim DNA'lanmız modifiye oluyor, değişim geçiriyor, başkalaşıyor, hastalanıyor.
Büyük bir emek ürünü olan bu kitabı okuduğunuzda, gıdalara bakısınız değişecek. Buzdolabınızda sakladığınız hazır gıdaların içindekiler kısmım okuyup modifiye mısır nişastası, soya lesitini ve sığır jelâtini bulunan ürünleri yok etmek isteyeceksiniz.
Artık markete her gittiğinizde satın alacağınız gıdaları büyük bir dikkatle seçeceksiniz. Gıdalara sadece, 'domuz yağı var mı, yok mu?” diye değil. GDO açısından da bakacaksınız.
Sadece kendimiz için değil, çocuklarımız, sevdiklerimiz ve tüm insanlık için bir şeyler yapmak istiyorsak buna Deccal Tabakta kitabım okuyarakbaşlayabiliriz.
Kadir Metin Akbaş, Yeşilay Dergisi'nin 932. sayısı (Eylül 2011)