Deprecated: strlen(): Passing null to parameter #1 ($string) of type string is deprecated in /home/sanalmuh/kemalozer.com/sayfalar/meta.ftm.php on line 34
Kilitsiz sarraf dükkânı ve çorap satan kızlar! | Kemâl Özer
22 Ekim 2025 Çarşamba

Sosyal Medya

Son Eklenenler

Kilitsiz sarraf dükkânı ve çorap satan kızlar!


Deprecated: strlen(): Passing null to parameter #1 ($string) of type string is deprecated in /home/sanalmuh/kemalozer.com/sayfalar/haberDetay.ftm.php on line 9
29 Temmuz 2018 14:00
17/25 Aralık sonrasında Türkiye'deki dinî hayatın şekillenmesinde rol alan yapılara yönelik güvensizlik artarak sürüyor. Tanzimat süreciyle başlayan samimiyetsizlik, Cumhuriyetle birlikte tehlikeli bir boyut almıştı. Ekilen tohumlar, işin çığırından çıkmasına neden olmuşa benziyor. “Su-i misal emsal olmaz” denilir ama bugün kötü örneklerin sayısı öylesine çoğaldı ki, azalan iyileri de zan altında bırakıyor. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Nisan ayında Kayseri Dini Yüksek İhtisas Merkezinde bir konuşma yapıyor. Erbaş konuşmasında isim vermeden Mustafa İslamoğlu'nun Sünnet-i Seniyye ile alay edişini eleştiriyor haklı cümlelerle. Şöyle diyor Diyanet İşleri Başkanı: “Bir kısım insanlar çıkıyorlar, efendim sünnetin o kadar da önemi yok. Hatta birisi çıkmış şunu söylüyor: “Sünnet o kadar önemliyse yetimlikte bir sünnettir, öldür anneni, öldür babanı işle bir sünnet”, bu nasıl bir mantıktır değerli kardeşlerim? Bu çok sakat ve çok tehlikeli bir mantıktır. Bu anlayıştan insanımızı, neslimizi kurtarmamız lazım.” Cübbeli Ahmet gibileri de eleştirmek için ise “Bir tarafta sünneti çok abartıp, hurafeler karıştırıp, insanları adeta camiden, cemaatten soğutacak duruma getirmiş abartılı bir sünnet anlayışı var, o da Siyonist Adnan Oktar için de "Tamamen akli dengesi bozulmuş" şeklinde eleştiri de bulunmuştu. İMAM HATİPLİLERE HATAP DİYENE BAK! Yine geçtiğimiz yıl bir cemaatin lideri vefat etmiş, yerine genç biri getirilmişti. Adı zikrolunan kişinin de olduğu bir toplantıda, “Ahir zamanda İsa (a.s.) nüzul edecek, İsa (a.s.)'ın Nebilik tasarrufu, ahir zamandaki varisi Resule verilecek, embiyaullahtan olan o zata verilecek. Alihan ağabeyimizin üzerinde bir hazreti üstazımızın tasarrufu var, bir de diğer tasarruf var. Yani iki tane Nebi tasarrufuyla bu hizmetle kıyamet sabahına kadar gidecek…” deniliyordu. İslam itikadı ile bağdaşmayan bu cümleler, henüz tashih ya da reddedilmediği gibi, bu kişiler FETÖ ile iltisaklı bir partiyi açıktan desteklediler. Dahası biz İmam Hatip Lisesi'nde talim ederken ve evvelinde bunlar bizlere “hatab / odun” diye hakaret ediyorlardı. ÇORAP SATAN KIZLAR VE BÜYÜCÜLER Geçtiğimiz yıllarda bir hanımefendi, bir arkadaşının kendisini, Tuncer Çiftçi adlı kişinin sözde sohbetlerine davet ettiğini, buraya üç beş kez katıldığını ve burada gördüklerinden sonra terk ettiğini, devlet bu işlere müdahale etmezse çok kişinin canının yanacağını söylemişti. "Tuncer Çiftçi'de kim” dediğimde “sokakta çorap satan kızların Mehdi sandığı sözde hoca” demişti. Dahası burada da Adnan Oktar vâri işlerin döndüğünden söz etmişti. Sadece talebelerin değil, geliri iyi statü sahibi kimselerin de katıldığını, insanlara işleri bıraktırılıp, sokak satıcısı yaptırıldığı ve farklı işlerde görevlendirildiğini anlatmıştı. Bu kişi yayınlanan bir videosunda, kadınlara traşlı yüzüne değdirterek, yüzünde, çenesinde Allah, Muhammed ve Mehdi yazdığını gösteriyor güya. Kadınlar ise “Aaa bak Mehdi yazıyor" gibi cümlelerle heyecan meydana getiriyorlar. Birine daha gösteriyorlar, belli ki o yabancı bu numaralarla hipnoz edilecek, ama o “göremedim” diyerek büyüyü bozuyor. Bir başka videosunda ise kadınları, kızları şelalenin altına sokarak ıslatıyor. Bu şarlatan da kendini Mehdi olarak pazarlayanlardanmış. ZEYTİNLİ SOYGUN Zeytinliği olan sözde şeyh biri varmış. Bağlıları zeytin bahçesine gider, orada bilabedel çalışmakla kalmaz, üstüne bir de para verirmiş. “Para niye” diye sorduğumuzda, “o bahçeye herkes giremez, girmek bir lütuf” diye cevap aldık kendini kaptırmış sözde mensuptan… Ayrıca kabul edilen para sümme hâşâ kazancının helâl olduğuna delalet edermiş. Bu sapık da, bazılarının parasını kabul etmez, bazen verilen paranın az bir kısmını reddederek, o kısmının haram, diğerinin helal olduğunu söylermiş. Bu da keramet olarak pazarlanıyor. Hasat mevsimi gelince de, zeytinliğe giderler, zeytinleri toplar, topladıkları zeytinleri oradaki tesiste yağ yaptırır, elde edilen yağı da büyük bir bedelle satın alırlarmış. Bu zeytinliğin yağı her türlü hastalığa iyi gelirmiş, ilaç gibi sayılırmış gibi bin bir dalavereyi anlatıyorlar. PANAX'LA GELEN MİLYONLAR Bir başka sözde şeyh ise Adnan Oktar'a bağlı bir sapık. İnternette videosu dolaşan bu küfürbaz şeyh, Oktar tutuklanınca da kuru bir odunla onu terbiye etmeye çalıştığını iddia ediyor… İşte saymakla bitiremeyeceğimiz kadar çok sapık var memleketimizde. Her biri yabancı bir örgüt veya devlete bağlı olan şeytanın bu veletlerinin yegâne amacı, bu Aziz Milleti İslam'dan uzaklaştırmak! Bunu kimi ifrat, kimi tefrit, kimi ise daha da rezilâne fikir ve uygulamalarla yapıyor. Bunların bir bölümü Amerika, İngiltere, İsrail, İran, Suud, BAE, Almanya, Vatikan, Rusya gibi ülkeler ve bunların dernek yahut istihbarat örgütlerince destekleniyor. Gayeleri ise Müslüman'a itimadı azaltmak! Bir kısmı da cinci, büyücü ve hipnozcu bunların! NLP OYUNU Bazıları NLP'cilik oyunu oynuyor. “Aile içi ve toplum iletişimi” gibi bahanelerle kişiler ve ailelerin özel sırlarına vakıf olup, bunu şeytanî amaçları için kullanıyor ve aileleri dağıtıyorlarmış. Yani her şey din veya cemaat kisvesine bürünerek yapılmıyor. Partisi falan da olan biri, bazı doktorları da kullanarak milyonlarca kutu sözde kurtarıcı Panax sattı. Milyon dolarları vurdular. Biri dini kötü göstererek, öbürü batının kimyevî tıbbına karşı hayat mücadelesi veren kadim tedavi ve nebatî ilaçları kullanarak vurgun yaptı, yapıyor. Biri dinî değerleri yıpratırken, diğeri kadim tıbbı imha ediyor. Bir diğeri ise tasavvufun içini boşaltıyor. Reziller kullanabilecekleri ne varsa kullanıyor, tahrif edebilecekleri ne varsa tahrif ediyor. Millet saf olduğu için mi bu tuzaklara düşüyor, yoksa İslam bu millete doğru öğretilmediği için mi? Ya da her ikisi birden mi? Bunun bir üçüncüsü olan zaafların kullanılması da söz konusu mu acaba? Ahir zamanda olmamız, helal-haram ayrımının azalması, bunca iletişim ve bilgi imkânlarına rağmen insanların şerrin cazibesine kapılması gibi nedenlerle sapkınların ağına düşebiliyor.   KÖTÜLER Mİ İYİLER Mİ ÇOĞUNLUKTA? Kötülerin sesi daha çok çıktığı için sayıları çokmuş gibi gelebilir lakin böyle değil. Geldiğimiz noktada Kemalizm'in arzu ettiği din ve toplum biçimi önemli ölçüde şekillenmiş gözükse de, toplumun kahir ekseriyeti bu oyunlara gelmiyor. Ümitsizliğe kapılmamak gerekiyor. Zira sapkınlık ve sapkınlığa itibar edenler her devir ve toplumda görülür. “Peki, ne yapmalı” sorusunun birden çok cevabı var. İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz'ın geçtiğimiz günlerde dile getirdiği gibi, genellemelerden kaçınmak şart. “Tarikat” ile “cemaat” arasındaki sosyolojik farkı bilmek gerekiyor. Osmanlı'nın “Meclis-i Meşayih”i gibi bir müesseseye ihtiyaç var. Bu yapılar ekonomik ve siyasi faaliyetlerden uzak tutulmalı. Hedeflerini açık ve şeffaf olarak herkese ilan etmeli, üye sayılarını ve ekonomik güçlerini deklare eder hale getirilmelidirler. İslam'ın temel umdelerine aykırı hareket edenler, Meclis-i Meşayih benzeri müessese veya Diyanet'in bugünkünden daha nitelikli hâle getirilmiş olan Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından afişe edilerek ifsadına son verdirilmeli. İHL mezunu, tasavvufi bir gelenek içinde bulunmuş, âlim, âbid, fazıl zatlar ile şarlatan ve soytarıları ayırt edebilecek vasıflara haiz Recep Tayyip Erdoğan'ın bu bahiste de harekete geçmesi gerektiğini artık herkes söylüyor. Soytarılığı sağır sultana bile ulaşanlar ise Adnan Oktar vari bir operasyonla bertaraf edilmeli. Kur'an-ı Kerim'i, Sünnet-i Seniyye'yi, dinî, diyaneti hırpalayan her kim varsa, idari ve adli işlemlere maruz bırakılmalı. Yeni Türkiye'nin inşasının sadece maddi olmaması gerektiğinin farkında olunarak, ilahiyat eğitimi başta olmak üzere pek çok dalda batı tarzı nazarî eğitimin ötesine geçilerek; sarf, nahiv, akaid, mantık ve matematik başta olmak üzere, tefsir, hadis, fıkıh usulleri ve esaslara da geçilen eğitimlerin yapıldığı medrese türü yapılanmalar desteklenmeli. İlim Yayma Cemiyeti'nin Fatih Camii Haziresindeki yeniden ihya ettiği Sahn-ı Semân medresesinin içi iyi doldurulmalı, İFAM benzeri yapılar desteklenmeli. Bu müesseseler yaşadığımız dünyadan kopuk olmamalı. Talebeler, ilm-i siyaset, tarih, sosyoloji, antropoloji, teknoloji, astronomi ve dahi güncel dünya meselelerine vakıf olarak yetiştirilmeli. Ayrıca millete de, çoğu şeytana intisaplı, cinci, büyücü ve hipnozcu tiplere; akıl, iman ve servetini kiraya vermemeyi öğretmek gerekiyor. Evet, hırsız suçlu ama kapısını kilitlemeyen sarraf masum mu?
Yorum Yap
Diğer İçerikler